Muharrem YERLİ

Muharrem YERLİ

Dün gece neler oldu neler...

Dün gece neler oldu neler...

Dün gece neler oldu neler..

 

Bir şişe şarap koydum masaya..

Biraz gravyer,

Bir ayva dilimledim.

Gemlik zeytininden sızan yağa bandırdım,

Kızarmış ekmeği..

Horoz kuyruğu şarap rahat etsin istedim gittiği yerde..

Sonra aklıma salıp sevdamı, dolanacaktım peşine güya..

Planım buydu.

Ne bileyim, belki elinde bir şiir ile çıkagelirdi sevgili..

Saçından damlayan sular ekmeği ıslatırdı, 

Işıltılı yüzü aydınlatırdı sofrayı..

Nerede var, nerede yok..

Şu Yılmaz çıkageldi yalpalayarak..

Beşik gibi sallanıyor adam..

"Anasını satayım" dedi.

Kimin anasını satacağını bilemedim.

"Şimdi uzo içip, sırtaki oynamak vardı"

Gözleri kayıp düşecek gibiydi.

"Her bir mezelerine bir ada vermezsem şerreffsizim" dedi.

Başını masaya koydu.

Uyudu adam..

Uzaktan gelen sesi tanıdım hemen;

Bu Deso Kemal'in sesiydi...

 

"Kavak ağacında Kavala

Bir selam söyle Selo'ya

Fındık diktim Urfa 'ya..

Sökmem Ordu üstüme kalksa..

 

Açılsın kapılar, yıkılsın mahpushaneler

Nazlı dilinde şakısın diller..

İçim yanıyor nereden bilsin eller

Seyyidim Rıza' m büstüne kalksa..

 

Daha da söyleyecek ti..

Elimle tutup ağzını kapattım.

Şiiitt Yumoş uyuyor dedim..

Uyanırsa bir Atatürk kitabıda burada yazar 

Bu sefer de ceylan derili falan der..

Kaşla göz arasında iki bardak peş peşe içtim şarabımdan..

Onuda oturuyordum ki..

Hal karısı sesinde bir ses duydum karanlık ağaçların arasından..

Ha bu arada, 

Size masamın ağaçların altında bahçemde olduğunu söylemeyi unuttum.

Çok tiz bir ses;

"Deseoo.. Desoo, Kemalll,Kemal.

Kalk, kalk kriptolu telefon geldi.

Uygur.. Uygur.. ocağı batasıca, adamlar bas bas bağırıyor, her defasında biz mi size işinizi hatırlatacağız diyorlar.

Bak biz o meseleyi unutmuştuk.

Ne sen Çin'i gördün, ne ben Uygur'u..

Kalk, kalk gidip bir formül bulalım.."

Çekip kolundan götürdü Deso Kemal'i..

Yumoş ile ben kaldık masada..

Daha doğrusu o sızdı ben kaldım..

Birden ağzından bir ses sızdı Yumoş'un;

" Şu Zülfü dillendirmeden ben önermeliyim

Şu Selo' nun Nobel Barış Ödülü işini..

Adam Yaşar Kemal 'den iyi yazmıyorsa şerreffsizim.."

Yumoş başını koyup horladı..

Bende şişeyi diktim kafaya..

Birden aklıma bizim Rüstem Alyansoğlu geldi.

Alyansoğlu bir gece rüyasında Azrail ile bacanak olduğunu görür..

Azrail diyor ki:

" Söyle bacanak kimleri götüreyim"

Alyansoğlu sabah uyanıp bacanağı Azrail 'e bir mektup yazıyor ;

 

Bacanağım Azrail'e mektubum,

Zalim zulüm olanları gel götür,

Değme Yirmibeşe değme Otuza,

Yaşı doksan olanları al götür.

 

Gizli gizli kapıları pusanı,

Al tez götür kocasından küseni,

Saç uzatıp bıyığını keseni,

Erkeklikten yılanları al götür.

 

Sen geldin yanıma gece yarısı,

Hayat bir çiçektir bende arısı

Altı Çocuğu var iki karısı

Gözü elde olanları al götür.

 

Seninle Bacanak oldum ne diye,

ALYANSOĞLU canı sana hediye,

Namaz kılmak için gider camiye,

Ayakkabı çalanları gel götür.

 

Artık şişede durduğu gibi midemde durmuyordu.

Ve iflah olmaz bir eşikteydim.

Yumoş'u masada bıraktım.

İçeri geçtim.

Amerika' ya yazdığım mektubu kendime seslice okudum:

 

Sayın Amerika,

Her defasında niye şu Deve'yi bıçağın yanına getiriyorsun

Kendi ülkesinde demokrasi olmadığına inananları topla götür.

İkiyüzbin TIR silah verdin PKK 'ya..

Vietnam, Kamboçya, Yugoslavya, Suriye, Irak,

İran, Ukrayna, Romanya, Arnavutluk..

Afrika aç, perişan..

Köprü altlarında, terkerdilmiş arabalarda yatanlar,

İlaç bekleyenler..

Bizimkileri de gel götür..

Mesala Meral Ablayı hiç görmediği Uygur bölgesine götür.

Bir daha gelmesin.

Sizin önemli adamınızdı Davutoğlu,

Bir artı /sıfır, bir yere de sığar..

Babacan, Derviş ile aynı odada kalır.

Kılıçtaroğlu 'nun eline verin çıtayı başına da bir yazı koyun istediğiniz yere yürütün..

Dağlarınızda fındık yetiştirmezse namerdim.

Selo, Kavala, Zülfü, Yumoş, Uğur sonra Uğur..

Her yıl size Nobel yağdırırlar..

Fetöş abinin yanı boş..

Kervansaray gibi yer.

At binse insan Cirit oynar içinde..

Ama biliyorum, Sayın Amerika,

Eline megefon alıp Seksenbir ili dolaşıp adam çağırsan bir ilden normal bir adam gelmez size..

O yüzden boşuna uğraşmayın.

Siz kendi adamlarınızı götürün yeter.

Şu Soros'unuza morosunuza da yazık.

Bak Tesev de perişan..

Yemlediğiniz dernekler, vakıflar,kazeteciler ,

Hepsi sizi aç tavuk gibi gagalıyor.

Sokaklarınızda aç sefil yatan yüzbinlerce evsiz, işsizinizden kesip bizimkilere gönderiyorsunuz. 

Yazık size..

Bu arada Can nasıl Dün'ü dardı.

Şimdi nasıl..

Neyse..

Çok uzatmayalım.

Artık şu bilevlediğiniz bıçakları Deve nin yanına götürün..

Yoksa..

Yine yeniden bir Vahdettin Gemisi yapıp içine doldurup biz göndereceğiz..

Biz dönülmez bir akşamın ufkunda batan güneşin sabahına uyanacağımız pırıl pırıl bir güneşin tozunu alıyoruz..

Sofra kuruluyor;

Artık İran çayını kaçak içmeyeceğiz..

Çayı onlar demliyor.

Humus uzatıyor Suriye sofraya,

Rus salatası, içinde onüç karışım..

Çin..

Artık onların bohçasını ne ben diyeyim, ne sen duy..

Hint kumaşından sofra bezimiz..

Sabah serinliğine Afgan şalı alıyoruz sırtımıza..

Irak radyosundan Altın Hızmalı bir türkü akıyor sofranın orta yerine..

Kurultay dinleyen köylüler geliyorlar

Trakya dan, ege den, güneyden, kuzeyden..

Bohçalar dolu..

Sofra geniş..

Güneş doğuyor sofraya..

Kerkük türküsü, İran çayı İlk ışıkla horoz kuyruğu gibi kızarıyor.

Daha Kırgızlar, Türkmenler, Tatarlar.. gelmedi..

Yoldalarmış.

Çerkesler tavukla geliyorlarmış..

Halaya hazırlanıyor burası..

Deliloydan girip, Kemençeden çıkarız artık.

Bunlar..

Yumoş'u burada unuttular.

Seyirci beklemesin uyandırıp göndereyim mi

Televizyona..

İyi kahkaha attırır bu kafayla..

 

Muharrem Yerli

 

,

Bu yazı toplam 2538 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muharrem YERLİ Arşivi