Muharrem YERLİ

Muharrem YERLİ

İmamın Oğlu

İmamın Oğlu

İmamın Oğlu

Bir hışımla geldi.. peh peh peh!
Fişi Beyaz Saray’a bağlı medya, neredeyse..
“Kiziroğlu Mustafa Bey bile baş eğdi, selam durdu” diyecekti.
Allah’tan öte tarafı fazla kurcalamayıp, selam-melam getirmediler.
Şimdilik Hac’da falan “gördüm” diyen de çıkmadı.
Bu son Hac kafilesinden çıkarsa bilemem!
Neler oldu neler..
Kaleciyken kurtardığı şutlar, penaltılar temsili canlandırıldı.
Sünnet resimleri..
Düğün pastası kestiği görüntüler..
Nerde zurna duyulsa eline mendil verildi.
Kemençe Keşan’da çalsa..
Onu Trabzon’da horona soktular.
Biliyorsunuz;
Muharrem İnce’yi de ata bindirip ayran içirdiler.
Traktör kullandırıp, tırpan sallattılar.
Cumhurbaşkanı adayı adama sahnede bisiklet sürdürdüler.
Başına da sekizgen kasket koyup, boynuna puşi doladılar.
Bir de eline fizik diploması vermediler mi..
Adam..
“E=MC² ‘yi ben buldum” diyecekti neredeyse..
Parlatılacak adamın robot resmi bizim medyaya
Verilmeyi görsün;
Katil siluetten, Alain Delon yaratılır,
Cilalanır, parlatılır, süslenir püslenir kitleye sunulur.
Bilgiye, birikime, tecrübeye, naifliğe bakılmaz.
“Adam övülecek… Öv!”
Bitti.
Şimdi soruyorum size;
Binlerce haberin içinde bir tanecik olsun Belediyecilik namına, çözüm adına haber duydunuz mu ?
İstanbul’da kendisi hariç otuz sekiz diğer Belediye’den farklı bir şey yapmış mı?
Belediyecilikte bir model mi oluşturmuş,
Bir çığır mı açmış,
Örnek bir semt mi yaratmış,
Sarıgazi, Samandıra, Sarıyer, Üsküdar ve diğerleri ne yapmışsa o da onu yapmış.
Porsuk Çayı’ndan deniz yapmışsa gelin beri..
Belediyecilikte bir başarısı olmayan birinin,
Peki siyasi bir söylemi var mıydı;
Hani şöyle, ülkeye şehre ışık tutacak, yön verecek, tartışılacak?
Yok.
“Her şey iyi olacak!”
Bu kadar.
Ben de doksan küsur yaşındaki köylüm Şevket Dayı’ya diyeyim ki:
“Her şey iyi olacak Şevket Dayı.. Kalkıp Hacca gideceksin, oradan gelip yayla şenliklerine katılacaksın…”
Azrail Şevket Dayı ile oturuyor!
Belki de siz bu yazıyı okurken Şevket Dayı Azrail ile kalkıp addaya gitmiştir.
Çünkü Şevket Dayı bazen çocuklaşıyor..
…/
Bütün mesele aslında şudur:
Kendi yörüngesinden hızla çıkan Tayyip Erdoğan’ın yerine Amerika’nın yeni bir adam bulma olayıydı.
İmamın oğlu..
Fener Rum Patriği Bartholomeos’un yanından bir bayrak gösterdi.
Sezgin’i de Tanrının kulu gösterip,
Camide de rahle dolu Kuran-ı Kerim’i imamın önünden çekip Yasin-i Şerif okuyunca..
Eee..
Ne kaldı geriye?
Demirtaş’a da bir selam.
Topçu yanı da vardı..
Golcü olmasa da kaleciydi..
Aha size aranan adam!
Şu medya acayip bir şey;
“Allah’ın dediği olur” yazılarının altına,
“Medyanın da dediği olur” yazısını eklemek lazım.
İmamın oğlu..
Beylikdüzü’nde haremlik-selamlık yerler yaptırdığını restoranları alkolsüz açtırdığını söylüyor..
Bizim cehapeliler kadehleri yere koyup ellerini alkış haline getiriyorlar.
Kadeh elinde alkışlayanlar dahi oldu.
Medya “Alkışlayın” demiş ya.
O camide hocanın önünden kapıp okuduğu Kuran-ı Kerim için söyleyin:
Binali Yıldırım ile çıktığı o programda ne duydunuz, hangi fikri öne çıktı, hangi projesi, hangi söylemi, hangi ışığı gördünüz
Hem niye sormadınız  Bolu Dağı’nda sosyal  adalet arayan sayın arkadaşlar ;
“Diğer iki aday nerede?”
Soramazsınız..
Çünkü..
Size sadece “Alkışlayın”
Programı yüklenmişti.
Biriniz çıkıp sormadı:
“Yahu arkadaş, biz Belediye Başkanı mı seçiyoruz,  Cumhurbaşkanı mı,
Bu adam kimdi,
Bu adamın daha önce adı bir başarı öyküsü ile duyuldu mu,
Bu adam ne yaptı..”
Sormadınız..
Amerika’nın “Cici Komünisti” leblebici bile imamın oğlundan daha meşhur edilmişti.
Bu Amerika değil miydi,
Komünizmle Mücadele Dernekleri kurduran,
Hiç düşündünüz mü,
Şimdi neden Beyaz Saray prizine takılı kanallar komünizmi övüyor?
“Olacaksan benim komünistim olacaksın.” diyor.
Ufuk Uras’a da öyle demediler mi?
Ufuk Uras da onların komünisti olmadı mı?
“Çok değil yüzyıla kalmadan eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki;
bazı kişiler, bazı cemaatlerle bir araya gelerek, bizlerin din düşmanı olduğumuzu öne sürecek , sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirlerine düşeceklerdir.
Ayrıca unutmayın ki;
O gün geldiğinde her bir taraf diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır.”
Bu tespiti ve öngörüyü..
Mustafa Kemal Atatürk..
Doksan iki yıl önce..
1927’de Ankara’da yapıyor..
Şimdi..
Dünya dâhisi Atatürk’ün yanına İmamın Oğlu’nun
resmi çiziliyor..
Yüzleri yarım yarım bir araya getiriliyor..
El ele montaj yapılıyor..
Başına o dâhinin kalpağı koyuluyor..
Ve utanılmıyor, arlanılmıyor..
Akıllanılmıyor..
Adam..
Otuz gün sonrasını göremedi.
Daha dün Belediye Meclisinden
2,5 KA trilyonluk borçlanma yetkisi istedi.
Yani sistemin çöktüğünü görmüyor, görmedi.
Bu düzenin el değiştirdiğini anlamıyor, anlamadı.
Şimdi bizimkiler diyecek ki:
‘Eee ne yapsın.. harabe viran devraldı’
Bizimkilere biz de soralım:
“Açıkladığı kendi mal varlığı neyin fesi?”
Kaldı ki..
İstanbul içinden geliyor..
Nereye gideceğini de madem biliyor..
Hani “Her şey güzel olacak”tı..
Deveciyle dost olan kapısını geniş tutar..
Umudum;
Beyaz Saray’da pişirilip medyamız mutfağında servis edilen pirinç pilavının içindeki beyaz taşı kaşıkta görmeniz!..

Bu yazı toplam 2825 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Muharrem YERLİ Arşivi