Muharrem YERLİ

Muharrem YERLİ

Kalecide iş yok, Allah’ını seven ileri çıksın!

Kalecide iş yok, Allah’ını seven ileri çıksın!

Kalecide iş yok, Allah’ını seven ileri çıksın!

 

Savunmanın sağında Kara,

Solunda Hava,

Ortasında Jandarma,

Göbeğinde Deniz var..

Kale..

Kale, sağlam ellerde..

Bu ezeli düşmanımızla son maçımız..

Vietnam’da,

Kamboçya’da,

Venezuela’da,

Romanya’da,

Bulgaristan’da,

Suriye’de, Irak’ta, Ermenistan’da

Azerbaycan’da, Çin’de, Laçin’de..

Her yerde bir tikesini bırakan düşmanımız,

Bizim karşımıza da kolu kanadı kırık çıkıyor.

Bu onun için ölüm/ kalım, var olma maçı..

Biz..

Biz hep vardık zaten..

Bin yıldır varız..

Bu maçta,

Fetoyonski yok mesela onlarda.

1968 yılında İzmir Kestanepazarı Spor’dan

Yüz milyar dolara aldıkları Fetoyonski’yi

15 Temmuz’daki maçta hem kolunu hem bacağını

Defansımız hırtma haş etti.

Bitti hayatı.

En tehlikeli ve berbatları oydu.

Kendi tribünümüzde, ona hayran gizli taraftarları vardı.

Bizim bayrağımızı sallar,

Bizim marşımızı söyler,

Bizden çok bağırırlardı.

Çekirdek yer, bıyıklarını sakallarını bize benzetirlerdi.

Bizden daha çok bizdiler yani

Kendi tribünümüzde,

Yanında oturan,

Uğur Mumcularımızı, Ali Gaffar Okkanlarımızı,

Eşref Bitlislerimizi, Üçoklarımızı, Aksoylarımızı

Aydınlarımızı

Yazarlarımızı,

Sivil askerlerimizi, polislerimizi, Öğretmenlerimizi,

Şantiye işçilerimizi,

Bilim insanlarımızı

Sahaya bakarak, zehirli iğneyi sokar öldürür,

Sonra bizden çok ağlarlardı.

Bizden çok feryat eder, figanlar yakarlardı.

Sonra,

Sonra komşuyu, karşıyı, orayı burayı gösterir,

Milletin eline pankartları verip

“Mollalar İran’a” diye bağırtırlardı.

Şimdi o Fetoyonski yok!

Kramponu,

Forması,

Özel beslemeli, özel donanımlı,

Sol açıkları

Apollanka’da yok.

Onu da,

24 Temmuz 2015’teki maçta,

Yine defansın arasına alarak kolunu bacağını kırdık.

O da yok.

İşte bu yüzden,

“Allah’ını seven defansa gelsin” demiyoruz artık.

“Kalecide iş yok, Allah’ını seven ileri çıksın!”

Kulübede değiştirecek oyuncu da kalmadı.

Artık onlar savunmada,

Biz ataktayız.

Sadece değiştirecekleri kaleci yedekleri var.

Kalede yine bize çok iyi benzettikleri

ve hatta,

Gol atmaya kıyamayacak kadar bize benzettikleri

Kımıl var.

Kımıl o kadar çok saha dışı hata yapıyor ki;

Mesela gidip

Tabipler Odası'nda,

Kahveciler Odası' nın sorunlarını konuşuyor.

Ama rakibimiz,

O, ulusal takımımızı iyi dağıtıyor diye,

Israrla kalede tutuyor.

O’nun yedeği,

Ekrın,

Ekrın’ın yedeği,

Deyvıd.

Deyvıd’ın yedeği,

Saçını erkeğe benzeterek kulübede tuttukları,

Akşınırh.

O’nun yedeği,

Allih Babıyan,

Babıyan’ın yedeği

Bu artık yedeğin de yedeği

Arada derede dolaşan

Timıl..

Sahte pasaport ile yakalanan

Seloyan hapiste olduğu için

USAllahgul  da kadroya dahil edilmedi.

Bekletiliyor..

Anlayacağınız kalede birbirine gol atanlar var.

Kımıl

“Ben geçecem” diyor

Akşırıh,

“Ben” diyor..

Ekrın,

“Hoca beni gösterirse, neden olmasın” diyor.

Timıl,

Bir oraya bakıyor bir buraya..

USAllahgul  ise maçın ikinci devresine kaptan kaleci olarak çıkmayı bekliyor!

Allah’ını seven ileri çıkarsa,

Bu maç ilk yarıdan biter!

…/

24 Temmuz 2015’te Askeri operasyonlar

Amerika’nın silahlı sol açığını duman etmeye başladı,

15 Temmuz 2016 ise sağ açığını darmadağın etti.

Şimdi ellerinde kalanlara bakalım;

Kılıçtaroğlu,

İmamoğlu,

Davutoğlu,

Karamollaoğlu,

Kaftancıoğlu,

Akşener

Aslında hepsi bir adamın oğlu.

Açık.

Net, belli..

Şimdi soruyorum size,

Kılıçdaroğlu, Akşener MHP’de kalsaydı,

Rüyasında görse bir bardak çay ısmarlarmıydı,

Ama  o on beş vekil ikram etti.

Davutoğlu’na yağmurlu havada su vermezdi,

Ama gidip Davutoğlu’nun Genel Merkezinde,

Ortak basın açıklaması yapıyor,

Babacan bu ülkenin ekonomisini dinamitleyenlerden değil mi?

Onunla da parti merkezinde ortak açıklamalar yapıyor,

Karamollaoğlu Sivas’ta ateşi harlamıyor muydu,

Onunla da aynı yolda yürüyor.

Abdullah Gül 'e zaten Bülbül’ü yaklaştırmıyor.

"Senin bülbülün benim" diyor.

Ey bu partilerin tabanındakiler;

Eğer şeytan kendi kılığında gezseydi,

Bin beş yüz yıldır,

Bin beş yüz milyar taş yiyen şeytan çoktan ölmüştü!

Ne çok bize benzettiler değil mi hainleri,

İçimizden ne çok biz benzeyen çıkardılar

Ne çok yaktılar, ne çok yıktılar.

Şimdi..

Şimdi döndü rüzgar bizden yana..

Bu sistem çöküyor.

Sadece bizde değil, dünya da çöküyor.

Nerede Coniler?

Yerlerine yerli taşeronlara verdiler bu işleri.

Işidler,

PKK

PYD…

Döndü rüzgar..

Bak yurt dışına artık onların adamları kaçıyor,

Can Dündarlar, Fetöler, Zekariyalar, Adil Öksüzler,

Cezaevlerinde kimler var,

Silivri’yi düşünün;

Doğu Perinçek’in, hücresinde o cezayı veren hakim var,

Tespih sallayarak savunma dinleyen,

Hakimleri, savcıları düşünün..

Seksen sonrası cezaevlerini düşünün,

Kimler vardı,

Şimdi kimler..

İşte bu kimleri dışarı çıkarmak isteyen

Kılıçdaroğlu ve avenasını düşünün.

“Açın kapıları” diyen

Kılıçdaroğlu’nun kimlere kapı açtığını düşünün.

Bu partinin başına gelmiş en büyük felakettir

Kılıçdaroğlu..

Yaptıklarından anlamıyorsanız, durduğu yere bakın..

Hizadan çıkan hükümetin yerini doldurmak için,

Nazikçe yarışıyor, Akşener ve diğerleri ile..

Ne ağzındaki dil kendisinin,

Ne başındaki akıl..

Düşüyor, yıkılıyor bu düzen..

Köyümüzü, kasabamızı, damızlık hayvanlarımızı, kurdumuzu,

Kuşumuzu yakıyorlar.

Yakılan ocaklara, yıkılan evlere çay atıyor iktidar,

Atacak bir şeyi kalmadı

Verecek bir şeyi kalmadı.

Satıldı, soyuldu, talan edildi.

Hepsi de aynı meclisteydi..

Yediğimiz, içtiğimiz, her şey ithal edildi.

İki deniz birbirine kavuşsa ne olur,

Oğul gurbette babaya hasret ölüyor.

Köyler boşaldı.

Tarlalar taş bağladı.

Bir kibrit çöpünden medet umuyorsa nükleer güç,

Biz zafere yakınız.

Biz devrime yakınız.

Biz büyük yangını, akıllara ziyan yöntemlerle söndürüyorsak,

Biz bu işi başaracağız.

Tek şeye ihtiyacımız var;

Uyanmak!

Uyanıp ayağa kalkmak.

Mini Demokratik çadırın tek kişilik kamp çadırından çıkıp,

Büyük Karargah’ta buluşmak.

Yanımızdaki Akşener, Kılıçdaroğlu, bilmem ne oğlunun uyuşturduklarının yüzüne tokat atıp uyandırmak, elinden tutup koşturmak…

Bir bardak ayran içirmek..

Atatürk’ten daha şanslı bir dönemdeyiz;

O,

Dağların ardındaki yaklaşan düşmanı anlatıyordu,

O, ülkelerinden yeni çıkan savaş gemilerini anlatıyordu,

O, gelecek düşmanı tarif ediyordu ilk başta..

Biz kuşatılmış yanıyoruz..

Biz düşmanla göz gözeyiz..

Biz, düşmanla yüz yüze, göğüs göğüseyiz..

Ne olur..

Test edin deneyin;

Gidin parti başkanınızın kapısına

Gidip yangın yerinde;

“Bu Amerikan ve PKK’nın yangınıdır”

Demesini isteyin bakalım.

Diyebilecekler mi?

Vatan Partisi hariç,

Bir ikincisi derse

Ben gidip kendimi o ateşin en harlı, en korlu yerine atacağım..

Kurtarmak isteyene de,

Kazak Abdal dilinden sesleneceğim!

Ama biliyorum ;

Ne onlar gidip düşmanı bu halka gösterecek,

Ne ben kendimi ateşlere atacağım.

Bildiğim bir şey var:

Devrim oluyor!

Ve

Vatan evlatlarını yeniden topluyor

Şimdi ön cephede Yörüklerimiz

Hepimizi oraya çağırıyor.

Vatan'ın bayrağını alan Vatan 'ın Partisi' nde birleşecek.

Yangının içinde başka yol gören var mı?!

Bu yazı toplam 909 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muharrem YERLİ Arşivi