Kars’ta “2019 Prof.Dr. Fuat Sezgin Yılı” etkinliği düzenlendi

Kars’ta “2019 Prof.Dr. Fuat Sezgin Yılı” etkinliği düzenlendi

“2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı” kapsamında Kafkas Üniversitesi tarafından anma etkinliği düzenlendi.

KARS HAKİMİYET

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 6 Eylül 2018 tarihinde ilan ettiği “2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı” etkinlikleri kapsamında Kafkas Üniversitesinde “İslam Medeniyeti ve Müslüman Kaşifler: İslam Bilim Tarihi” konulu panel düzenlendi.

Ahmet Arslan Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen panele Kars Valisi Türker Öksüz, Kafkas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Kapu, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mazhar Bağlı, öğretim üyeleri, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan programda Prof. Dr. Fuat Sezgin’in hayatı video gösterimi ile sunumu yapıldı.

Etkinlikte Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mazhar Bağlı, “İslam Medeniyeti ve Müslüman Kaşifler: İslam Bilim Tarihi” konulu konferans vererek, Müslümanların bilimde dünyayı etkileyen icraatlarından bazılarını sıraladı.

İslam Medeniyetinin Temelleri hakkında bilgi veren Bağlı, “İslam medeniyeti vahiy, akıl ve duygunun uyumudur. İslam medeniyetinin en temel özelliği ve özgün yanı budur. İslam medeniyetinde din, medeniyetin bir unsuru olmaktan çok, medeniyetin ruhu, ortaya çıkaranı, yönlendirenidir. İslam medeniyeti özgün formlarıyla ilkelerini vahiyden almıştır. Kur'an-ı Kerim'in temel ilkeleri etrafında oluştuğu için ona Vahiy veya Kur'an medeniyeti de denebilir. İslam medeniyeti ilim medeniyetidir. İslam medeniyetinin kendine özgü en belirgin niteliği, kuşkusuz "ilim" kavramıdır. Bu kavram, başka hiçbir medeniyette bu medeniyette olduğu kadar belirleyici olmamış ve yine İslam'da sahip olduğu konumu başka hiçbir yerde elde edememiştir. Kur'an'da, yaklaşık 750 yerde "ilim" ve onunla eş anlamlı diğer kelimeler geçmektedir. Bütün bu yerlerde ilmin önemine vurgu yapılmıştır. Buna bağlı olarak da tarih boyunca din-ilim kaynaşması, ayrılmaz bir biçimde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla İslamiyet, bir ilim dinidir. İslam medeniyeti hoşgörü medeniyetidir. Bu medeniyet, üzerine kurulduğu inanç, adalet, sevgi, hoşgörü gibi ahlaki, siyasal, sosyal ve ekonomik yönü olan temel değerlerle veya bunlardan birisi ile de tanımlanabilir. Bu açıdan bakıldığında ve bu temel değerlerden birisi esas alındığında denebilir ki, İslam medeniyeti bir hoşgörü medeniyetidir. O, mutlu olması için çalıştığı insanın canını, malını, aklını, dinini ve soyunu korumayı amaç edindiğinden, insanın, inançları, düşünceleri ve duyguları ile yaşatılmasına gayret etmiştir. Aynı duyarlılık çevreye ve doğaya da gösterilmiştir. Müslümanlar kendilerinin dışındaki toplumların, kültür ve medeniyetlerine, hatta eski Yunan gibi pagan öğretinin faydalı ürünlerine bile hoşgörü ile bakmışlar, onlardan aldıkları kimi unsurları daha da geliştirerek insanlığın hizmetine sunmuşlardır. Gittikleri ülkelerde buldukları felsefe, matematik ve tıp gibi bilimlerle ilgili kitapları yakıp yok etmek yerine kendi dillerine çevirerek medeniyetlerine katmışlardır. İslam medeniyeti terkipçidir. Bu medeniyet, bazı eski medeniyetlerin kurulup yıkıldığı Asya, Afrika ve Avrupa topraklarının bir kısmında kurulmuştur. Müslümanlar karşılaştıkları kadim kültür ve medeniyetlerin birikimlerini alarak yeni bir terkibe kavuşturmuşlardır. Sözgelişi, Yunan medeniyetinin felsefe ve tıp, Fars medeniyetinin tıp ve Hint medeniyetinin matematik birikimlerini almışlardır; ancak bu alma basit bir taklit veya kopya şeklinde olmamıştır. Galip geldikleri bölgelerde Müslümanlar, karşılaştıkları kültürleri yok etmeksizin bunları, vahiyle ters düşmeden öz değerlerinin ışığında kendi bilgi, deneyim ve biri kimleri ile geliştirerek yeni ve özgün bir medeniyet kurmuşlardır. İslam medeniyeti çeşitli ırk ve kültürlere mensup ulusların ahenkli bir ürünüdür. İslam medeniyetinin bugün için geldiği noktada Araplar, Türkler ve Farslar başta olmak üzere çeşitli etnik unsurlara mensup bütün Müslüman toplumların payı vardır. Bu yönüyle İslam medeniyeti katılımcılık ve çoğulculuk üzerinde yükselmiş bir medeniyettir. İslam medeniyeti kitap medeniyetidir. Müslümanlarda kitaba karşı oluşan sevgi ve saygı, yazılı eser alanında İslam medeniyetinin dünya medeniyetleri içinde önemli yer tutmasını sağlamıştır. Müslümanların kitaba karşı tutumunda vahyin bir "Kitab" olarak adlandırılmış ve tavsif edilmiş olmasının etkisi olmuştur.” dedi.

Bugün Müslümanların durumunun iç açıcı olmadığını, İslam coğrafyasında ciddi sorunların olduğunu, bütün İslam ülkelerinin ürettikleri toplam zenginliğin, Almanya kadar olmadığını ifade eden Bağlı, “Toplumsal sorunlar var, ekonomik sorunlar var, siyasi açmazlar var, teknik geri kalmışlık var, kentleşmede büyük bir kaos var, alt yapı sorunları var. Müslümanlar, dünyaya ve insanlığa katkıda bulunacak hiçbir üretimi gerçekleştiremiyorlar.” ifadesini kullandı.

Bağlı, ilk buluşlardan da katılımcılara bilgi vererek konuşmasını şöyle sürdürdü: Günümüze kadar gelen ve insanlığı dönüştüren en büyük icatlardan birisi yazıdır. M.Ö. Sümer ve Mısırlılar tarafından bulunduğu varsayılan yazının 4000 yıllık gibi kısa bir tarihi var. İkinci büyük icat gök cisimleri ile ilgili bir takvimin oluşturulmasıdır. Üçüncü İcat ise tebabet (tıp) alanındaki keşiflerdir. İslam öğretisinde bilgi kuramı insanlığa peygamberler tarafından öğretilmiştir.”

Bilim tarihi açısından doğu batı arasındaki farkı da açıklayan Bağlı, “İslam toplumunda bilimle uğraşmak onun hikmetini keşfetmek içindir ve teşvik edilir. Batı toplumlarında ise doğanın kanunlarını bulmak ve tanrıyı bu dünyadan kovmak içindir.” şeklinde konuştu.

Bağlı, Müslümanların bilimde dünyayı etkileyen icraatlarından bazılarını şöyle sıraladı:

“Antik Çağın Mirasının Aktarılması

İslam dünyasında bilimsel faaliyeti başlatan asıl itici gücün, diğer kültürlerin ve özellikle de Eski Yunan'ın bilimsel birikiminin Arapça'ya aktarılması olduğunu söylemek gerekir. Kendilerinden önceki medeniyetlerin yarattığı eserlerden yararlanmak gerektiğini anlayan Müslümanlar, özellikle Abbasîler döneminde yoğun bir çeviri faaliyetine girişerek, bilim ve felsefe alanlarında atağa kalkmışlar ve önce varolan birikimi anlamaya ve daha sonra da geliştirmeye çalışmışlardır. ilk tercümeler Abbasi hanedanının başlangıç dönemlerinde, özellikle de Harun Reşid, Memun ve Mutasim zamanında yapılmıştı ve gayet pratik sebeplere dayanıyordu. Arapların tıp alanındaki yetersizliği tıbbi eserlerin, fethedilen topraklarda yaşayan ve Eski Yunan'ın mirasına sahip Hıristiyanlarla entelektüel düzeyde mücadele edebilmek isteği de mantık ve felsefe alanındaki eserlerin tercüme edilmesine yol açmıştı.

Eğitimin kurumsallaşması

Bugünkü anlamda ilk üniversitelere Abbâsîler döneminde Bağdat’ta rastlanır. Ancak İlk üniversiteyse, Emevîler tarafından Fas’ın Fez şehrinde 859 senesinde Fatıma El Fihri adında bir hanımefendi tarafından kurulan El-Karaouine (Keyruvan) Üniversitesidir.

Eğitimin sistematik hale getirilmesi

BİLGELİK EVİ: İlk önemli araştırma ve eğitim kurumu 815 civarında Abbasi halifelerinden el-Memûn tarafından Bağdat'ta kurulan Beyt'ul-Hikme idi. Bu sayede bilim adamlarının bir araya gelmesi sağlanmış ve çoğu tercüme burada yapılmıştı. Bağdat'ta kurulmuş olan Bilgelik Evi'nin en önemli görevi, dönemin ünlü astronomlarını, matematikçilerini ve hekimlerini bir araya getirmek ve bilimin çeşitli alanlarındaki belli başlı yapıtları muhtelif dillerden ve özellikle de Yunanca'dan Arapça'ya çevirmekti. Zengin bir kütüphanesi bulunan Bilgelik Evi'nin müdürlüğünü, dönemin önde gelen bilim adamları yapmışlardı. Bunlar arasında FADL İBN NEVBAHT ve HÂRİZMÎ gibi bilginler de bulunmaktaydı.

Optik ve Işığın Fiziği

İbn-ül Heysem (965-1039): Optik konusunda çalışmış ve çok başarılı olmuş birisidir. Optiğin görme, yansıma, kırılma, gökkuşağı ve renk gibi hemen bütün konularında inceleme ve araştırmalarda bulunmuştur. Çığır açan ve kavrayışımızı değiştiren etkisi eski dönemlerden beri görmenin gözden çıkan ışınlarla gerçekleştiğini savunan Göz-Işın kuramını deneysel olarak reddetmiş olmasıdır. Yaptığı çalışmalar bugün kullandığımız her türlü görüntüleme aracının temelini oluşturur.

Matematikte Cebir - Sıfır ve x

El Harezmi: Tam adı Ebû Ca’fer Muhammed b. Mûsâ el-Hârezmî’dir. İsmi Batı kaynaklarında Alkarismi, Algoritmi, Algorismi veya Algorism şeklinde geçer.

Hârezmî, matematiğe “cebir”i kazandıran bilgindir.

Hârezmî “0” (sıfır) ve bilinmeyen işareti “x”in mucidi olarak bilinir. 10 rakamdan oluşan basamaklı sayı sistemi üzerine bir eser yazarak bu rakamların İslam dünyası ve Batı’da tanınıp kullanılmasını sağlamıştır.

Bulduğu pek çok çözüm ve yöntem 15. yy’a kadar Batılı matematikçilerin çalışmalarına temel oluşturmuştur.

Harezmi sadece matematikle değil coğrafyayla da ilgilenmiştir. Batlamyus'un Coğrafya adlı yapıtını Kitabu Sureti'l Ard (Yer'in Biçimi Hakkında) olarak tercüme etmiştir. Bu sayede Yunanlıların matematiksel coğrafya hakkındaki bilgilerin İslam bilim dünyasına girmesinde büyük rol oynamıştır. Bu yapıt tercüme edilirken üzerinde eklemeler yapıldığından orijinalliğini biraz kaybetmiştir. Harezminin bu yapıtı önemli yerlerin enlem ve boylamlarını bildiren çok sayıda tablo içermektedir. Harezmi'nin en ilgi çekici eserlerinden biride Nil'in kaynağını gösteren haritasının bulunmasıdır. Bu yapıt daha sonra Batlamyus-Harizmi Kuramı diye tanınmıştır. Harezmi 70 tane bilim adamıyla çalışarak 830 yılında dünya haritası çizmiştir.

İlk Uçuş

Wright Kardeşlerin ilk uçma denemesinden 1000 yıl kadar önce 852 yılında Abbas İbn Firnas adlı bir müslüman mucit Cordoba'daki Ulucaminin minaresinden tahtadan kanatlarla atladı ama beklediği başarıyı elde edemedi. Ancak bu denemede tahta kanatların paraşüt etkisi sayesinde havada süzüldü ve inerken de hafif bir şekilde yere düşmüştü.

İkinci denemede ise tahta kanatların yarattığı paraşüt etkisinden hareketle bu kez ipek ve kartal tüylerinden yaptığı kanatlarla bir uçurumdan atladı. Belli bir süre havada kalmayı başardı.

Mil Sistemi (dairesel hareketten doğrusal harekete)

El-Cezeri (1136-1233):El-Cezeri, çağımızdan yüzlerce yıl önce keskin zekası ile elektrik kullanmadan sadece su ve mekanik parçalarla çalışan makineler yapmış ve günlük hayata geçirmiş olağanüstü bir bilim insanıdır. Mekanik konusundaki insanlığın dünyayı algılama biçimini değiştirmiştir. Robotik ve Sibernetiğin temellerini atmıştır. El Cezeri'nin Leonardo da Vinci'ye ilham kaynağı olduğu düşünülür.”

kars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(1).jpgkars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(2).jpgkars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(3).jpgkars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(4).jpgkars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(11).jpgkars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(12).jpgkars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(5).jpgkars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(6).jpgkars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(7).jpgkars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(8).jpgkars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(9).jpgkars’ta-“2019-prof.dr.-fuat-sezgin-yili”-etkinligi-duzenlendi-(10).jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler