Kışın derimiz bizden ne ister?

Kışın derimiz bizden ne ister?

Kars Harakani Devlet Hastanesi doktorlarından Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Zeynep Karaca, kuru ve soğuk havanın insan derisinde kuruluk, kızarıklık, kaşıntı ve egzemalara neden olabileceğini söyledi.

KARS HAKİMİYET

Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Zeynep Karaca, derimizin dış ortam ile sürekli olarak ilişki içerisinde olan ve dışardan gelen tüm tehditlere karşı bariyer vazifesi gören en büyük organ olduğunu kaydederek, “Karasal iklimin hakim olduğu kuru ve soğuk havası olan bir coğrafyada yaşamaktayız. Kış gelip soğuk hava iyice kendisini hissettirmeye başladığında yeni hava koşullarına uyum sağlamaya çalışan derimizde bir takım sorunlarla karşılaşıyoruz. Bunların başında kuruluk, kızarıklık, kaşıntı ve egzemalar geliyor.” dedi.

Uzm. Dr. Karaca, soğuk havanın derinin dış katmanını etkileyerek daha kalın ve kırılgan hale getirdiğini belirterek, “Deri dücre yenilenmesi ve ölü hücre tabakasının atılmasını sağlayan aktiviteyi azaltır bu yüzden ölü hücrelerin birikimi artar. Deriden farkedilemeyen su kaybı artar.  Yağ salgısı azalır.   Nemsiz, kaba, kuru ve soyulmuş bir deri görüntüsü ortaya çıkar. Bunun yanı sıra rüzgâr, ev içindeki sıcak ve kuru hava, deriyi kurutan giysiler, uzun sıcak banyolar, hamam ve saunalar, kese-lif ve kurutucu hijyen ürünlerinin kullanımı da deri kuruluğunu artırabilir. Bu değişiklikler herkes de olmakla birlikte; çocuklarda (özelikle yüzde,  diz ve dirseklerinin iç yüzünde kızarıklık, pullanma ve kaşıntı belirtileriyle kendini gösteren atopik dermatiti olanlarda), egzama alt yapısı olan kişilerde,  menopoza giren kadınlarda ve ileri yaştaki bireylerde daha çok görülmektedir. ” diye konuştu.

Kış aylarında el egzamalarının 3 kat daha fazla görüldüğünü ifade eden Uzm. Dr. Karaca, “Kuru deride oluşan çatlaklardan tahriş edici deterjan, sabun, kimyasallar, bu çatlaklar yoluyla vücuda girerek  egzamaları ortaya çıkarmaktadır.  Yine aynı şekilde  kış aylarında özellikle soba-kaloriferlerin neden olduğu hava kirliliği ve egzoz dumanının da derideki çatlaklardan sızdığı kaydedilmiştir.Bu egzemalar  çeşitli deri enfeksiyonlarına zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle bağışıklık sistemi baskılanan hastalar ayrıca daha  dikkatli olmalıdır.” dedi. 

Uzm. Dr. Karaca, kışın deri bakımının nasıl olacağını ve soğuk hava, kuruluk ve egzemaya karşı derimizi nasıl koruyacağımızı ise şöyle sıraladı: 

1) Su için

 Güzel ve sağlıklı bir deri için su ve nem çok önemlidir.Günde  en az 2-3 litre su içilmelidir. .

2)Nemlendirici

Yüz ve vücuda uygun nemlendiricilerle vücudun nem dengesi sağlanabilir. Yüz ve vücutta çok kuru ciltler için yağlı kremler; yağlı ve akneye meyilli ciltlerde ise su bazlı kremler ve Losyon şeklinde suyu çekip tutan (humectane) maddeler içeren nemlendiricileri tercih edilmelidir. Nemlendirici olarak gliserin, vazelin, üre, laktik asit ve hyaluronik asit içeren ürünler tercih edilebilir.

3)Oda sıcaklığını 20-26 derece – Nem %30-50 civarında olmalı

 Evinizde nemli ortam oluşturabilmek için evde hava nemlendiren bir cihaz kullanabilir veya kalorifer üzerine su dolu kap yerleştirilebilir.

4)Uzun banyolardan uzak durun

Haftada en fazla 3 kez ve ılık suyla duş (36.5-40.5 0C) alınmalı; duş süresi 5-10 dakikayı geçmemeli. Uzun ve sıcak banyolar  kuruluğu arttırır. Banyodan sonra  ilk 3 dk içerisinde vucut tam kurumadan  nemlendirici sürülmelidir.

 5)Kese ve lif yapmayın

Kurutucu yan etkileri nedeniyle kese-lif işlemlerinden ve vücut jellerinden uzak durmakta fayda var. Özellikle kuruluk ve egzema yatkınlığı olan bireyler vücut jeli yerine nemlendirici özelliği yüksek olan, hassas ciltlere yönelik krem temizleyici tercih etmeli ve  çıplak elle sürmeliler.

 6) El ve yüz temizliği

Yüzünüzü cilt temizleyicisiyle günde 2 kez nazikçe yıkamalı ve nemlendirici  yüzümüz henüz nemliyken sürülmeli. El yıkama sırasında katı  sabun tercih edilmeli ve el yıkama sıklığını günde 5-6 kez olacak şekilde sınırlandırılmalıdır. Deterjan, çamaşır suyu, tuz ruhu, kolonya, ıslak mendil ve antiseptik solüsyonlar gibi deriye zarar veren maddelerle temastan da kaçınılmalıdır. Nemlendiriciler her el yıkama sonrasında ve gün içinde ihtiyaç hissettikçe sürülmeli. Gece yatarken ellerinize nemlendirici sürüp pamuklu eldiven giyerseniz nemi deride hapseder ve yumuşacık ellere kavuşursunuz.

 7) Deriyi  yıpratan uygulamalar yapmayın

Özellikle gençlerimizin dikkat etmesi gereken nokta; tıbben gerekli haller dışında, özellikle kuru bir deriye sahipseniz, soğuk havalarda deriyi yıpratan ve kurutan uygulamalardan (maske, peeling, alkol-bazlı tonik, jel yapısında kozmetikler, temizleyici mendil vs.) uzak durmanızda fayda var. Bu tür uygulamalar beklenen yarar yerine beklenmedik zarar getirebiliyor.

 8)Bol giysiler tercih edin

Kış aylarında naylon, sentetik, polyester veya yünlü giysiler yerine derinin kurumasını ve kaşınmasını önleyen pamuklu ya da pazen giysiler tercih edilmeli. Aynı nedenden dolayı dar giysiler yerine bol giysiler tercih edilmeli.

 9) Kıyafetler; atkı eldiven gibi aksesuarlar ile soğuktan kendinizi koruyun

Dışarda  mutlaka eldiven giymeli. Eldivenden önce nemlendirici sürülmeli. Atkı ile yüzümüzü hem soğuğun tetikleyebileceği kuruluk ve egzemadan hem de  güneşin tetikleyebileceği hastalıklardan korumuş oluruz.

10) Ayak bakımını unutmayalım

Hastalar özellikle topuklarda oluşan deri kalınlaşması ve ağrılı çatlaklardan oldukça müzdarip. Bu yüzden ayak derisindeki kalınlaşma ve nasırlaşmaların erken evrede  haftada bir törpü ve  ponza taşı gibi yöntemlerle giderilmesinde fayda var. Her banyo sonrası ayağa nemlendirici uygulanmalı. Gece yatarken de ayaklarınıza nemlendirici sürüp pamuklu çorap giyelebilirsiniz. Topuklardaki çatlaklar için  Salisilik asit ve üre içeren nemlendirici pomatlar topuklara ve ayaklara masajla uygulanmalıdır.

 11) Dudaklarınızı koruyun

Kış aylarında en çok kuruluk hissedilecek deri bölgelerinden biri de dudaklar. Dudak yalama davranışından kaçının ve günde birkaç kez koruyucu bir dudak merhemi uygulayın. Bu uygulama dudaklarınızı şiddetli çatlama, egzama ve ikincil enfeksiyonlardan koruyacaktır.

12) Güneş ışınlarından korunun

Başta güneş ışınlarının tetiklediği yada alevlendirdiği hastalıklara sahip bireyler olmak üzere herkesin erken yaşlanma, güneş yanığı ve deri kanserine neden olabilecek güneşin morötesi (Ultraviole A-B) ışınlarından korunması gerekmektedir. UV-A güneşten gelen ışınların % 98 inden sorumludur, daha derine nüfuz eden, ısı etkisi hissedilmeyen, deri yapısını geri dönüşümü olmayacak şekilde bozarak yaşlanma belirtilerinin oluşumundan ve deri  kanserinin oluşmasından sorumludur. UV-B, güneş çarpması ve yanığına neden olur yüzeyel etkilidir, koyu lekeler oluşturan ışın tipidir.

“Hastalarda kışın güneşten korunmaya gerek olmadığı konusunda yanlış bir inanış yaygın.” diyen Uzm. Dr. Karaca, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Kışın zararlı güneş ışınlarının etkinliğinin azalmasına rağmen deriye temas eden yoğunluğu, karlı havalarda ve özellikle kayak merkezleri gibi yüksek irtifalarda yansımayla 10-20 kat artar.  Bu nedenle yaz-kış geniş spektrumlu içeriğe (hem UV-A hem UV-B ye karşı) sahip  bir güneş koruyucu kullanmak gerekir. Dışarıya çıkmadan 15 dakika önce en az 30 SPF bir güneş kremi sürülüp 3 saatte bir yenilenmelidir.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Önceki ve Sonraki Haberler