Yüreği Sağır Olanlara ithaf olunur; Kafkasya’daki acının adı: Hocalı Katliamı

Yüreği Sağır Olanlara ithaf olunur; Kafkasya’daki acının adı: Hocalı Katliamı

Prof. Dr. Yaşar Kop, Hocalı Katliamı ile ilgili yaptığı açıklamada, "Kafkasya'daki acının adı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yaşar Kop, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Polonya Bialystk Üniversitesi Tarih Bölümü koordinatörü Broda (2014) “bir yerde bir adet Rus varsa propaganda yapar ‘Burada konuşamıyorum diye’. Neticede siz orayı kaybettiniz demektir.” İşte belki de bu söz genelde Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki mücadelenin özel de ise Hocalı’nın özeti niteliğindedir. Daha 19. yüzyılın başlarından itibaren Ermenisiz bir Ermenistan kurma planı yapan Rusya, iki millet arasında tarafını her daim Ermenilerden yana göstermiştir. Bu düşünceden hareketle Azerbaycan halkı, “Rusların maşası” olan Ermenilerin etnik arındırma ile saldırganlık propagandasına aralıksız maruz kalmıştır. Gerek I. Karabağ Savaşı esnasında ve gerekse vahim olayların yaşandığı bahsi geçen savaş öncesinde yani Sovyetler Birliği Döneminde Ruslar, tutumlarını hiç değiştirmemişlerdir. Mezkûr evrede özellikle de 1923-1931 ve 1948-1953 yılları arasında Azerbaycan’ın Türk halkına, sistematik olarak zulümler yapıldı: Mezar ziyaretleri ve tüm merasimler yasaklandı, Nevruz ve Aşure kutlamaları ile Ramazan ve Kurban Bayramlarına engel olundu, yerlerine başta Lenin’in doğum günü olmak üzere evrensel kabul edilen belirli gün ve haftalar kutlatıldı. 1931’den sonra camiiler kulüp ve sinema salonlarına çevrildi. Tar, kemençe ve saza engel olunurken, Kızıl ordu ve gerilla marşları özendirildi, Türkiye ile bağ kurulamasın diye Latin Alfabesinden Kril Alfabesine geçiş yapıldı, Türkçe yerel dil olarak adlandırılırken, Rusça mecburi ders olarak okutturuldu. Dahası Azerbaycan tarihi yerine 1934 yılından itibaren Rusya Tarihi, müfredattaki yerini aldı. Osmanlı Devleti’nin son yıllarında “Müslüman dilendirmezler Cemiyeti” kurulurken, Ruslar Azerbaycan topraklarındaki her bir şehirde “Allahsızlar Cemiyeti” kurarak planlı şekilde dini ve kültürel soykırımı yürütmeye devam ettiler.

Azerbaycan Ermenistan olaylarının 4. evresi olarak kabul edilen 1988-1993 yıllarına gelindiğinde tekrardan Ermeniler Azerbaycan topraklarında hak iddia ettiler. 1923 yılından itibaren Dağlık Karabağ Muhtar Vilayeti adıyla Azerbaycan’a bağlı olan topraklarda saldırganlıklarını soykırıma varacak şekilde sergilemekten asla kaçınmadılar. 25-26 Şubat 1992 tarihinde belki de yüzyılın son katliamı için Hocalı’yı seçtiler. Peki, neden burası seçildi? 63’ü çocuk, 70’i yaşlı, 106’sı kadın olmak üzere 613 masum vatandaşın hunharca öldürülmesinin, 1275 kişinin esir alınmasının sebebi neydi? Öncelikle bilinmelidir ki Hocalı bölgenin en stratejik bir noktasında bulunmaktadır. Üstelik tek havaalanı da buradadır. Yapılan bu soykırımla Türkiye’ye bir gözdağı verilmek istenmiş hatta Doğu Anadolu’dan Müslümanları kaçırma ve Ermeni halkına yer açma hayali güdülmüştür. Ayrıca Azerbaycan tarihinin birçok kalıntılarının Hocalı’da olması da hedef olmasının bir başka sebebidir. O ana kadar silemediklerini yok etmek için var olan durum, karşı konulamaz bir mahiyetti.

27 Eylül 2020 de başlayan kimine göre 44 gün savaşı kimilerine göre de II. Karabağ Savaşı olarak tarihe geçen çatışmalar, 10 Kasım’da ateşkes ilanı ile akabinde ki 10 maddelik antlaşmanın Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasında imza edilmesi ile nihayete ermiştir. Her ne kadar yazılı metinde Nahçıvan ile Azerbaycan arasındaki irtibat yolu tam detaylandırıl(a)masa da, Ağdam, Laçin ve Kelbecer’in de tekrardan Türk topraklarına bağlanması antlaşmanın genel hatları ile Azerbaycan lehine olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Bu başarıya rağmen durumun kalıcılığı açısından;

  • Katliamların ve zaferlerin yaşandığı yerlere alan gezileri yapılarak, zihinler canlı tutulmalı,
  • Dış mihraklardan gelen kirli bilgilerle mücadele etmek için yaşayan tanıklarla sözlü tarih çalışmaları yapılmalı ve kitaplar güncellenmeli,
  • Ermenilerin yaklaşık 450-500 belgesel ve filmlerine karşılık olarak, kitap setleri ve belgeseller hazırlanıp geniş çevrelere dağıtılmalı,
  • İçerik açısından donanımlı internet siteleri oluşturulmalı, lobicilik faaliyetleri üst seviyelerde tutulmalı,
  • Anıt mezarlar dikilmeli, var olanlar korunmalı,
  • Bir nevi “kendi düşüncelerimizin beyi” olduğumuzu kanıtlamak adına, tirajı yüksek yabancı gazete ve dergilere ilanlar verilmeli, bilgi notları eklenmeli,
  • Öğretmenler tarafından öğrencilerine konuya dair proje ödevleri vermeli,
  • Hikâye, şiir, kompozisyon hatta sözlük çalışması yaptırılmalı ki görülmeyenler görülsün/belirlenebilsin.

Son söz yerine; Erivan Soykırım Müzesi eski müdürü Bagrasyan Lavrenti’nin dediği sözleri, Azerbaycan ve Türk Halkı olarak kendi lehimize çevirmeliyiz. Şöyle ki; Türklerin tarihte yaşananları, başına gelenleri bilmesi ve geleceğini ona göre kurması lazımdır. Dil, ortak tarih ve devlet Türk halk(lar)ının ulusal kimliğini oluşturmalıdır. Biz de bu kimliği bir şekilde Türk gençliğine vermekle mükellef olmalıyız."

Kaynak:Hilal ÖZCAN

 İnternet Editörü
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler