Kars’tan Anadolu’ya Köy Hayatı Selamı
Sabahın ilk ışıklarıyla Kars’taki bir köyde başlayan koşuşturma, gün batımında hayvan sürülerinin dönüşüyle nostaljik görüntülere sahne oluyor. Kırsal yaşamın doğal ve samimi halleri, şehirde yaşayanları bile çocukluk anılarına götürüyor.
Anadolu’nun kırsal kesimlerinde köy yaşamı, kendine has dinginliği ve çalışkanlığıyla bir haber konusu olmaya devam ediyor. Kars’ın yemyeşil bir köyünde güneş daha doğarken uyanan köylüler, güne zinde bir başlangıç yapıyor. Haneye bereket getirecek işler için sabahın erken saatlerinde tarlalara gidiliyor, ahırlarda hayvanların bakımı yapılıyor. İnekler ve koyunlar, süt sağımı ve beslenmenin ardından serin yaylalara ve otlaklara salınarak (salınıyor) gün boyu doğal ortamlarında otlatılıyor. Bu sabah ritüeli, köy sakinleri için bir yaşam biçimi olmanın ötesinde, doğayla iç içe geçen bir uyumun parçası.
Gün boyunca köyde hayat sade ama hareketli akıyor. Komşular arasında yardımlaşma ve paylaşım eksik olmuyor; ihtiyaç duyanın imece usulüyle yardımına koşuluyor. Dere kenarında çamaşır yıkayan kadınların sohbetleri, uzaktan gelen traktör sesine karışıyor. Çocuklar toprak yollarda oyun oynarken, dedeler nineler gölgede oturup geçmişten hikâyeler anlatıyor. Taze pişen ekmek kokusu mahalleyi sarıyor, pınardan doldurulan soğuk sular içiliyor. Bu doğal döngü içinde zaman adeta yavaşlıyor ve modern hayatın stresi burada yerini huzura bırakıyor.
Akşam olduğunda, köyün en renkli (etkileyici) anlarından biri yaşanıyor. Otlaktan dönen büyük ve küçükbaş hayvan sürüleri, gün batımının kızıllığı altında köye doğru ağır adımlarla ilerliyor (köye dönüyor). Çobanların gözetiminde kendi ahırlarının yolunu bulan inekler, tozu dumana katarak köy sokaklarından geçiyor. Bu manzara, her akşam adeta küçük bir şölen havası estiriyor. Sığır çanlarının ritmik sesleri ve çoban köpeklerinin havlamaları, günün yorgunluğunu unutturan bir melodi gibi geliyor. Köyün gençleri ve çocukları, sürülerin dönüşünü izlemek için yol kenarlarında toplanıyor; kimisi elinde bir değnekle yardıma koşuyor, kimisi de en sevdiği hayvanı karşılamak için sabırsızlanıyor. Gün batımında oluşan silüetler (silüet görüntüleri) ve kızıl gökyüzü fonunda ilerleyen sürüler, izleyenlere kartpostallık görüntüler sunuyor.
Bu sahneler, özellikle şehir hayatının yoğunluğunda bunalan ve çocukluğu köyde geçmiş olanlar için derin bir nostalji kaynağı. Kırsalda büyümüş, sonra kente göç etmiş birçok kişi, köyde yaşadığı o saf ve doğal günleri özlemle anıyor. Kars’ın bu uzak köşesindeki günlük yaşam kesitleri, onlara baba ocağını ve eski komşulukları hatırlatıyor. Köyün dereleri, tertemiz havası, yeşil yaylaları ve samimi insan ilişkileri, modern dünyada unutulmaya yüz tutmuş değerleri yeniden anımsatıyor. Komşuların kapı önünde birlikte çay içtiği, ekmeğin ve sevincin paylaşıldığı o günlerin anıları, böylesi haberlerle tekrar canlanıyor.
Yetkililer ve köy kültürünü araştıran uzmanlar, Anadolu’nun bu tür kırsal yaşam öykülerinin (kırsal yaşam manzaralarının) belge niteliğinde olduğunu belirtiyor. Geleneksel tarım ve hayvancılık yöntemlerinin sürdüğü bu köylerdeki yaşam, genç kuşaklara geçmişle bağ kurma imkânı sunuyor. Kars’ın bir köyünden objektiflere yansıyan bu görüntüler de Anadolu’ya adeta bir selam niteliğinde. Doğallığıyla insanın içini ısıtan bu kareler, teknolojinin hüküm sürdüğü çağımızda, sade bir yaşamın güzelliğini (sakin bir hayatın güzelliğini) yeniden hatırlatıyor.
Kaynak:Volkan Güngör
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.